KÖRLEŞMİŞ ADALET İLE ÇOCUKLARI KORUYAMADIK ,SUÇ MAKİNASI ÜRETTİK.
KÖRLEŞMİŞ ADALET İLE ÇOCUKLARI KORUYAMADIK ,SUÇ MAKİNASI ÜRETTİK.
Değerli Çocuk Dostları
Geçenlerde genç bir kadın polis memuru tarafından acı bir şekilde hayatına son vermeye neden olan 19 yaşındaki genç, aynı zamanda toplumsal vicdanları acıttı..Öfkelenmeye neden oldu..Bu genç için suç makinası şeklinde de adlandırılırken adalet yönetimi açından bu genç tek olmadığı gibi gençlik suçluluk ile ilgili boyutunda özellikle ele alınmasına da neden oldu.
Diğer taraftan Diyarbakır da hayatını kaybeden Narin ve Narin’ler ile çocukların nasıl korunduğu ile ilgili durumda bir süre için ele alındı.
Çeşitli tartışmalara neden olup çocukların korunması amacıyla 2005 yılından beri söz konusu olan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun da ayrıca ele alınmasını gerekmektedir.
2005 yılında ki kanunlaşma sürecinin de birlikte ele alınmasını gerekmektedir.Çocukların koruması amacıyla sosyal hizmet konusundaki boyutun özellikle ceza hukukçular tarafından dikkate alınmadığı bir durumda söz konusudur. Hem sosyal hizmetler hemde adalet yönetimi açısından bir yozlaşma /yozlaştırma öne çıkmış olup çocukların korunduğu halen zannedilmektedir.
Dünyada karşılığı olmayan çocuk ağır ceza mahkemesinin kurulması bir beceri zannedilmiştir. Başta Pekin Kurallı yok sayıldığı gibi denetimli serbestlik uygulaması dahil yozlaşmanın diğer örneğidir.12 yaşındaki bir çocuğun genel mahkemeler tarafından tutuklanıp cezaevine gönderildiği bir adalet yönetimi hem çocukların hemde çocukların geleceğini belirlemektedir.
Cezalandırmayı odaklanan bir adalet yönetiminde çocukluk ve gençlik dönemleri ayrı ayrı ele alınmadığı gibi gençlik dönemi için ayrı bir ceza kanunun olmaması aslında Türkiye ye halen yakışmıyor. Önemli bir ayıptır.
Halbuki kaynak kanunlar açısından söz konusu gelişmeler ele alındığında sosyal ortam ve yaşam koşullarının dikkate alınması için bir asırdan beri var olan sosyal hizmet boyutu öne çıkarmaktadır.Bu yöndeki yapı ve uygulamalar arasında “tekerrür suçu” gibi bir durum için bir yetkinlikte aranmıştır.Ancak gençlik suç biliminin Türkiye de halen ele alınmaması gibi yapısal sorun vede konular ile de bu noktaya geldik.
Cezalandırma ve cezaevine gönderildilmesi ile suç makinası olarak topluma gönderilmesini de böylece yeni yeni fark ettik.
Özellikle 5395 sayılı Kanununda denetimli serbestlik uygulaması dahil “sosyal çalışma görevlisi” gibi dünyada karşılığı olmayan garabet tanımlama ile yozlaşmış araçlarla da bu noktaya gelinmiştir. Masumiyet karinesi rağmen “suça sürüklenen çocuk” tanım ise diğer bir garabet tanımdır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı gibi sözleşmeler ise halen dikkate alınmamaktadır.
Ayrıca Pedagoji biliminin 1982 yılından beri YÖK tarafından ortadan kadırlması ve diploması olmaması rağmen “pedagog” ların adalet yönetiminde yer alması ise herşeye rağmen sağlanmıştır. Yetkisi olmamasına rağmen “Sosyal inceleme raporu” gibi evrensel bir araç ile de çocukların geleceğini karartmaktadır.Böyle bir papağanlaşma ile ortaya çıkan garabet durum Türkiye ye yakışmayan diğer durumlar arasındadır.
Hem sosyal hemde hukuksal koruma ile ilgili garabet durum Türkiye de çocuklara halen uygun görülmüştür. Aynı zamanda sorgulanması gereken boyuttur. 2005 yılından beri söz konusu süreçte buna sebep ve nedenlerde gayet açıktır. UNICEF ise buna ortaklık yapan aktörlerdendir.
Halen aynı aktörler ile çözüm aramak oldukça zordur.Öncelikle evrensel bir sosyal hizmet konusunda ki boyutun ele alınması önceliklidir. Sosyal hizmetler konusundaki bilgi eksikliği ve korkmanın giderilmesiyle çözümler de gayet açıktır.Bilimden ve bilgiden korkmadan adalete ulaşım için doğru bilgi ve yapı ile mevcut düzenlemelere rağmen sorunun kısa sürede çözülmesi de mümkündür.
Boş yere yakınmaya gerek yoktur. Öncelikle 1940 yılından beri ceza hukukçular tarafından dikkat edilmeyen hümanist ve çocuk odaklı yeni bakışa sahip olması dileğiyle.. 26.9.2024
SHU Nihat Tarımeri
https://www.cocukkorumaturkiye.com/resmi-veya-mesleki-vesayet-nedir/
.