
Almanya’da Sosyal Sistem ve Kamusal ve Otonom/Özel Sosyal Hizmetler ile Türkiye’deki Sosyal Hizmetler için Bir Bakış
Günümüzde kadın cinayetleri ve özellikle çocuk istismarı gibi çocukların korunup kollanması ile haberler yoğun bir şekilde yansımaktadır. Özellikle çocukların korunması için 2005 yılından beri yürürlükte olan Çocuk Koruma Kanunu ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun bu uygulamaları belirlemekte olup, şiddet mağduru kadın ve çocukların ‘kamusal’ olarak ve yurttaşlık/medeni hukuku ve sosyal devlet bağlamında korunup kollanması ile ilgilidir. Bu güvenlik ve adalet hizmetleri ile birlikte ‘sosyal koruma’ya ve sosyal bir güvenliğe yönelik sosyal hizmetler ayrıca ve öncelikle öne çıkmaktadır. Bu hizmetler bağlamında ilgili idarenin/yürütmenin yükümlülüğü de bu açıdan öne çıkmaktadır. Bu yöndeki sorumluluk özellikle iç hukukun da bir parçası olan Avrupa Sosyal Şartı’(ASŞ)/nın 14. maddesinde belirtilen sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı kapsamında da ayrıca ele alınmaktadır. Bu yöndeki gözetim bağlamında ve özellikle de bir değerlendirme ve uygunluk aranmaktadır.
ASŞ 14.maddesiyle belirtilen yükümlülükle herkesin gelişmesine ve sosyal çevreye uyumları dâhil ortaya çıkan sorunların çözümü için sosyal hizmet yöntemlerinden yararlanma bir hak olarak dile getirilmektedir. Hayırseverlik ile ilgili teolojik boyut ise bilindiği gibi sosyal ve hukuk devleti ilkeleri ile birlikte böylece ayrışmaktadır. ASŞ ve 14. Maddesi ile söz konusu olan böyle bir ayırım ise Avrupa’daki tarihsel gelişimlerin önemli bir yansımasıdır. Özellikle söz konusu olan sosyal hizmetler, coğrafi değil dinsel/kültürel farklılıklar ile çeşitli modelleri de öne çıkarmaktadır. Birleşik Krallık’taki ada dışında Kıta Avrupasında güneyden kuzeye doğru üç eksende tarihsel bir süreç ve gelişmeyi belirlerken, Avrupa Sosyal Şartı ise bu yönde ortak bir değere dönüşmüştür. Buna bağlı olarak sosyal hizmetler hakkı, diğer haklar ile birlikte ve ayrı ayrı bir önem ve özelliğini de arttırmaktadır. Bu durum ülkelerin ve vatandaşların da aynı benzer haklara sahip olması mümkün olabilmektedir. Türkiye de Rize’de ki bir köyde yaşayan bir çocuk ve/veya yaşlı ile Portekiz’de Porto’nun veya Finlandiya’da Helsinki’deki köylerde yaşayan vatandaşlar arasında bir fark da böylece ortadan kalkmaktadır. Yönetimsel ve/veya dinsel/kültürel bir tercihin ötesinde bir durumda ortaya çıkmıştır. Bu arada Avrupa Sosyal Şartı’nın orjinal İngilizce metnindeki 14. maddede yer verilen social welfare services kelimesi ise Türkçe metinlere nedense ve yanlış bir şekilde sosyal refah hizmetleri şeklinde çevrilmiştir. Avrupa Konseyinin bir diğer resmi dili olan Fransızca metin birlikte ele alındığında, bu hakkının sosyal hizmetler şeklinde çevirisine yönelik bilgi (1) bu uygulamaları ve yaklaşımları da aynı zamanda yeniden ele almayı gerekmektedir.
Devamını PDF dosyasından okuyabilirsiniz.
Dr. Manfred Wienand tarafından 2006 kaleme alınan ve de 2007’deTürkçeye çevirisi de yapılmış olan “Almanya Federal Cumhuriyeti’nde Sosyal Sistem ve Sosyal Çalışma ” başlıklı çalışma bu kapsamda bir değerlendirmesi içindir.SOSYAL SİSTEM VE SOSYAL ÇALIŞMA
Ekler
Etiket:Almanya, sosyal sistem