Çocuk/gençlik ceza adalet uygulamasındaki sorunsal yaklaşım: ceza sorumluluğu ve yanlış işlevsizleştirilen sosyal inceleme raporuna bir bakış
İnsanlık tarihine kısaca bakıldığında dinsel değerlerin dünyevileştiği bir süreç yaşanmıştır.Bu süreçte dinsel değerlere dayalı hukuk kurumu ve hayırseverliğe dayalı yardımlaşma ve dayanışma da sosyal hizmetler şeklinde dünyevileşmiştir.Bu dünyevileşme süreci ceza hukuku alanında ve çocuk dahil bireylerin medeni/yurttaşlık hukuku kapsamında korunup kollanmasıyla ilgili bir dönüşüm ve evrim geçirmesine de neden olmuştur.Modern devlet yapılanması içinde de teknik olarak kurumsallaşmış ve yapılanmıştır. Bu dönüşüm çocuk ve gençlerin keşif edilmesi bağlamında çocuk ve gençlik ceza adalet sistemine ve de toplumsal açıdan korunup kollanmalarına da yansımıştır.Çocuk Hakarıyla ilgili evrensel değerlere dayalı bir uygulamaya dönüşmüştür.Evrimselleşmiştir.
İnsanlığın keşfedilmesiyle başlayan bu süreç 1926 yılında Türkiye Cumhuriyetininde yaşanan devrim bağlamında yansımıştır.Bu sürecin ürünleri olan 1889 tarihli İtalya Ceza Kanunu, Türk Ceza Kanunu olarak ve İsviçre Yurttaşlık/Medeni Kanunu;Türk Medeni Kanunu olarak yürürlüğe girmiştir.Fakat her iki ülkedeki uygulamalar ve kurumsal yapılar Türkiye’de ki uygulamalar ve gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde daha sonra parelel bir gelişme gösterilememiştir.1930 yılında yılında yürürlüğe giren yeni İtalyan Ceza Kanun’unda çocuk ve gençlerin ceza sorumluluk yaşının 15 yaşa yükseltilmesine ve bununla ilgili kavram ve yöntem değişikliğine gidilmesine rağmen bu uygulama şimdiye kadar yansıtılamamıştır.Buna mahkeme yapılanması da eklenebilinir.Aynı durum; 1907 tarihli İsviçre /Yurttaşlık/Medeni Kanunu içinde geçerlidir. Çocukların korunup kollanmalarıyla ilgili kamusal müdahale yetkisini de içeren resmi vesayet kurumu uygulaması da çeviri eksikliğine bağlı olarak Türkiye’ye ki uygulamalara yansımamıştır.Aynı zamanda bir suça yönelme durumunda idari yapılanma içinde yer alan bu kurumsal yapıyla ilişki kurma zorunluluğuda yansımamıştır.İsviçre’deki bu teknik uygulama Türkiye’de idari bir görev yerine yargısal bir hizmet olarak yapılandırılmıştır. Bu durum, 2005 yılında AB sürecinde TCK nun 31 inci maddesi ve Çocuk Koruma Kanunu ile yapılan değişikliklere rağmen aynen devam etmiştir.Ceza ve cezalandırmayı odak alan uygulama devam etmiştir.İdari yapılanma içinde çocuk ve gençlerin korunmasıyla ilgili resmi vesayet kurumu şeklinde olması gereken bir yapılanmaya gene gidilmemiştir. Çocukların ve gençlerin yararları esenlikleri için teknik olarak birlikte ve paralel ayrı ayrı oluşturulması gereken bir yapılanma kurulamamıştır.Bu nedenden dolayı her iki alan açısından çözülmesi gereken öncelikli bir yapısal bir sorun vardır.Böyle bir uygulamada çocuk ve gençlerin yarar ve esenliğinin belirlenmesinde vede gelecek beklentisinin gözetilmesinde bir araç olması bağlamında ceza uygulamalarını ve bu yöndeki yetkiyi daraltıcı bir işlevi olan Sosyal İnceleme Raporu da farklı bir şekilde işlevselleştirilmiştir.
Devamını PDF dosyasından okuyabilirsiniz.
Ekler
Etiket:çocuk ceza