
BİR ÇOCUĞUN KELEPÇELENMESİ HEM VİCDANIN HEM DE HUKUKUN KELEPÇELENMESİDİR.
BİR ÇOCUĞUN KELEPÇELENMESİ HEM VİCDANIN HEM DE HUKUKUN KELEPÇELENMESİDİR.
Bilindiği gibi 21.1.205 tarihinde Ankara 4. Çocuk Mahkemesinde yargılanan ve başka bir suçtan tutuklu bir “suça sürüklenen çocuğun” (ki masumiyet karinesi aykırı olmasına rağmen söz konusu garabet tanım ) duruşma için getirildiği mahkeme koridorunda jandarma görevlilerince kelepçeli olarak tutulduğu bazı avukatlar tarafından tespit edilmiştir.
Ankara Adliyesi Ek Hizmetinde ve asma katta ki duruşma salonuna kadar Jandarma görevlileri tarafından kelepçeli şekilde getirilmesinin yasal olarak yasak olduğu konusunda da bir uyarı yapılmıştır. Fakat , jandarma görevlileri uyarılara rağmen, kelepçeyi çıkartmayacaklarını avukatlara sert bir dille ifade etmişlerdir. “Suça sürüklenen çocuğu” şeklindeki garabet tanımla “lekelendirme” dahil kelepçeli tutmaya devam ettikleri gibi, duruşma sonrasında kelepçe takarak adliyeden de götürmüşlerdir. Giriş ve çıkışın yanı sıra duruşma önü dahil böyle bir lekeleme 20 yıldan beri çocuklara ve adalete bakışında resmidir.
Halbuki çocuklar bir toplumun çiceğidir.Kurutmamalıdır..Çocuklar insanlık dahil vicdandır. Çocukların kamusal açıdan korunmasının gerekliliği ve lekelenmeme hakları bakımından, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 18. maddesi ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 50. maddesi uyarınca çocuklara kelepçe takılması da yasaktır. Bu nedenle kolluk görevlilerinin açık Kanun hükümlerini, uyarılara rağmen çiğnemeleri gibi bir suç ortaya çıkmıştır.Bu nedenden dolayı Ankara Barosu tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir. (https://ankarabarosu.org.tr/duyuru/62ed6f7e-e554-11ef-8742-000c29c9dfce)
Bu suçun ve olayın tüm yönleriyle aydınlatılması ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılmaları için sürecin takipçisi olarak mücadele edeceğini açıklaması Çocuk Hakları Merkezi içinde önemli açıklamadır.
Bu mücadele de özellikle kolluk görevlisi olarak kelepçeleyen jandarma görevlilerle ilgili bu adli süreçte 5395 sayılı kanunun 44.maddesinin birlikte ele alınması da gerekmektedir.Özellikle 4.Çocuk Mahkemesi Yargıcı tarafından gözün önünde kelepçenin açılması ve bu sürecin kayıtlara geçirmesi de önemlidir.Bu yönde bir görevde söz konusu olup adil yargılama hakkı içinde önceliktir. Yapılan suç duyurusu bağlamında kolluklar dahil ön incelemelerle geçiştirilecek bir konu değildir.Genelde değerlendilmediği ve gözardı edildiği için umarım bu konu ÇKK/ 44 maddesi ile birlikte değerlendirilir.Takip edilir..
Ayrıca Türkiye de 12 yaşındaki çocuklar dahil genel mahkemelerce/hakimlerce rahatça tutuklanmaktadır.BM Çocuk Hakları Sözleşmesine rağmen Sulh Ceza Hakimliği ve Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan talepte çocukların yarar ilkesi ve esenlik ile ilgili boyut halen hiç ele alınmamaktadır. Onbinlerce çocuğun rahatlıkça tutuklanmasını engellemek için şimdiye kadar bir sessizlikte söz konusudur. Pekin Kuralı ve Çocuk Hakları Sözlemesinin yanı sıra Avrupa Sosyal Şartına rağmen Çocuk Koruma Kanunu korumaya yönelik eğitimlerle birlikte 20 seneden beri süre gelen alışkanlık, kolluk dahil herşeyi ve herkesi de maalesef besleyebilmiştir.
Çocuklar bu şekilde savunmasız bırakılırken adalet yönetiminde sosyal çalışma görevliler ve en son olarak adli destek görevliler. tarafından sosyal inceleme inceleme raporunun düzenlenmesi süre gelmektedir.Adalet yönetimde rol ve görevlerin açık olmaması gibi bir hedefle kendi mesleği dışındaki kişiler tarafından sosyal çalışmacıların benzer yetkiye sahip olması ile bir yetki gaspı da ayrıca söz konusudur. Pekin Kuralının 16. maddesine aykırı olmak üzere adil yargılama hakkına aykırılık konusundaki sessizlik çocuklar ve adalet için düşündürücü ve acıtıcıdır.
Özellikle 1982 yılından beri pedagoji bilimi ortadan kalması ve diploması olmamasına rağmen adli destek görevlilerinde yer alan “pedagog”lar tarafından adalet yönetimde halen yer alması adaleti de her açıdan etkilemektedir.Sessizlik ise diğer bir sorundur: Sorununda temel bir parçası olup çocuk hakları adına araçsallaşma ile çeşitli hukuksal sakatlıklara neden olmaktadır.Adalet yönetiminde ki kelepçeleme dahil 20 seneden beri var olan çeşitli hukuksuzluğa yönelik sessizliğin değerlendirilmesini de bu açıdan gerekmektedir.
Kısaca 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ve 20 yıldan beri süre gelen hukuksuzluğa yönelik sessizlikle çocukların geleceğide bu şekilde çalınmaktadır. Çiçekler kurutulmaktadır. ,Bazıları ruhları dahil canlı canlı ölmelerine neden olmaktadır.
Çocuk korumazedeleri ve/ya kurbanların seyredilmesiyle duyguların ve hukukun kelepçelenmenin 5395 sayılı Kanunda sona ermesi ve kelepçeleri takanlar kadar seyredenler için de çağrıdır. 8.2.2025
SHU Nihat Tarımeri
Çocuk Koruma Türkiye




