
TÜRKİYE’DE Kİ GENÇLİK SUÇLULUĞUNDA SUÇA SÜRÜKLETİLEN VE KURBAN EDİLEN ÇOCUK PARADOKSU
TÜRKİYE’DE Kİ GENÇLİK SUÇLULUĞUNDA SUÇA SÜRÜKLETİLEN VE KURBAN EDİLEN ÇOCUK PARADOKSU
Sözde Çocuk Adalet Sistemi Rejiminde ki Araçsallaşma ve Yozlaşmada “Sosyal İnceleme Raporu”;Sosyal Çalışma(ma) Görevlisi “ve de “Adli Destek Görevlisi” Sorunu ve Anatomisi
ÖZET
Bilindiği gibi son yıllarda adalet yönetimi açısından çocuk ve gençlerin korunması adına Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 31. Maddesine dayalı olarak gelinen noktada İstanbul Kadıköy’de Ahmet Mattia Minguzzi için acı örnek 20 yıl içinde gelinen durumu kısaca yansıtmıştır. Ortada da adalete yönelik sahip bakış ve bu yöndeki araçlar ile öne çıkan yönetimsel boyut ve hukuk eli ile adaleti etkilemesinin de sonucu olabilmektedir
Özellikle Çocuk Hakları Sözleşmesini korumak yerine bir araç olarak öne çıkarılmasıyla bu yöndeki kurumsal ortaklığı da içeren bu süreçte çeşitli acıları ve de öyküleri besleyebilmektedir.Bu acı öyküler ile yüzleşmek yerine diğer acı öykülerle cezalandırmanın arttırılması gibi çözüm arasında gençlik suçluluğu gibi bir gerçekle yüzleşmeyi özellikle gerekmektedir.
Suça neden olanlar aslında senelerden beri ve herkes tarafından bilinmektedir. Ancak bu gerçekler ile yüzleşmek halen istenmemektedir. Bazı acı örneklerden ders alınmak istenmediği gibi bir çaresizliği beslemektedir.Böylece cezaların arttırılması bir çözüm olabilmektedir.Böyle bir acizlik ve sorumluluların sorgulanılması da perdelenmektedir.
2005 yılında ÇKK ile başlayan yeni bu süreçte özellikle sosyal adalet ve sosyal devlet ile ilgili yükümlükler arasında sosyal hizmetler açısından korumak yerine hayırseverlik ve/ya yardımseverliğin öne çıkarılması aynı zamanda ÇKK ve uygulamayı etkilemektedir.Adaleti de etkilemekte olup Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) ve Avrupa Sosyal Şartı(ASŞ)’na rağmen yozlaşmış araçlar ile beslenen yoksulluk dahil yoksunluklar için hukuksal açıdan hazırlanan kılıflar aynı zamanda hukuk devletini ve de adaleti hoyrat bir şekilde hırpalayabilmektedir.Hak sahibine erişimde engellenebilmektedir. Toplumsal açıdan yoksulluk ve zenginlik ise adalet ile doğrudan ilgilidir. Birlikte huzur için de yaşamak için sosyal hizmetler bir köprüdür.Ancak bu köprüyü inşa etmek yerine toplumsal uydulaşma adalet ve bakış ile de orantılıdır. Böyle bir uçurum sonuçları ile birlikte doğal olarak söz konusu olabilmektedir.Köprüler yıkıldığı zaman aynı zamanda adalete erişimi de ortadan kaldırabilmektedir.
Kuralların dışına ve kanunlara uymamak ise bu işin doğasıdır. Suçluluk boyutunda önemli olan adaletli ve adil olmayı gerektirmektedir.Özellikle çocuklara ve gençlere ayrı bir şekilde bakabilmek aynı zamanda insana, insan gibi bakmanın ilk adımıdır. Zalimlikten, insan odaklı bakabilmek aynı zamanda adalet ve yönetim açısından önemlidir. Bu yöndeki söz konusu araçlar ile çocuk ve gençler ile ilgili acı öyküler toplumun geleceğini ve bakışını şekillemektedir.Böyle bir Türkiye Cumhuriyeti öyküsünde çocuklar ve adalet bakış için 1997 tarihinde Gaziantep’deki dört çocuk tarafından baklava çalması 1 ve 9 yıl ceza ile karşılaşılması bu öyküler arasındadır.Sarıyer pazarında ki eşorfamı çalınan çocuk için pazarda iplere bağlanması aslında linç hukukun somut ama acı örneklerdendir. Bilindiği gibi 1940 lar da köprü altı çocuklar için bu öyküler zaman zaman ele alınırken bu sorunlarda savaç ve sosyoekeonomik sorunları yanı sıra kurumsal eksiklikler ile de ilgilidir.Ancak bu yönde bir körleşme hukuksal açıdan söz konusu olup böyle bir adalet arayışı halen süre sürmektedir. Sorgulamak ve ders almak yerine aksine ders alınmadığı gibi bu adaletsiz, sahip olan bakış ile aynen devam etmiştir..
Bu süreçte adalet kurumları ile var olup unutulduğu için böyle bir yoksullukla birlikte yaşamaya alışıldı. Sosyaoekonomik gelişmelere ve yapılan terciher ile zaman zaman toplumsal açıdan oluşan sınırlar ve bölgelerin dışına çıkıldığında son Ahmet Mattia Minguzzi olayı aynı zamanda böyle çocukların var olduğunun hatırlamasına neden oldu.Böyle bir çocukların var olmasına da rahatsızlık duyuldu. Halbuki 2015 yılında Çocuk Koruma Kanunu ile 14 yaşında ki bir çocuğun çay ocağından çalması nedeniyle yaşamına son vermesi de unutulanlar arasındadır.Erken yaşta umutlarının körelmesi ile ilgili “Semra Omak” Anayasa Mahkemesi Kararı aslında adalet yönetiminin ve bakışın hüzünlü öyküsünde içermektedir.Ayrıca adil yargılama hakkı açısından utanılması gereken de önemli bir karardır.Korumanın yok sayıldığı bu benzer kararlardan ders alınmaması yerine halen ÇKK ve TCK nun korunması aynı zamanda Çocuk Hakları Sözleşmesi ve adaleti de hırpalayabilmektedir.
Özellikle damgalama ve lekelemeye yönelik “suça sürüklenen çocuk” gibi garabet tanım ve sosyal inceleme raporunun yozlaşması adaleti de etkilemektedir. Çocukların üstün yararı ilkesini anlamsız kılan böyle bir adalet yönetimi , bu kararda da ayrıca özetlemektedir.Ancak bu noktaya gelen aşama ve yaşanılanların adil yargılama aykırılığı açısından ele alınmadığı bir karar da söz konusudur. Sınırlı ve dar bir bakış ile 2019 tarihli böyle bir karar ile bir çocuğun bedeli belirlenmiştir.30 bin yerine 27.500 TL olarak indirmesi ve bu yöndeki tepkisizlik ile birlikte bir çocuğun bedeli günümüze göre 4 bin Euro civarında olup ortalama 200 bin Türk Lirası uygun görülmektedir.
Çocukların ÇHS ve özellikle ASŞ’na rağmen sosyal hizmetler açısından korunmaması ile unutulan bu acıtıcı öyküler nedeniyle cocuklar için ne zaman utanılacağı ise halen belli değildir. Halen ve özellikle ÇKK ve TCK’nun kurbanları olan milyonlarca çocuklar açısından ortaya çıkan çeşitli mağduriyetler ile geleceğin çalınmasında sorumluluların, sorumsuz kılınmasıyla çocukların halen yetişkinler gibi ağır cezalara maruz kılmaları halen sağlanabilmektedir.Kendi çocukları dışında başka çocuklara uygun görülen uygulamalara yönelik araç ile ömürler törpülendiği gibi geleceği çalınan milyonlarca çocuk ve öyküler halen unutulan ve yok sayılanlardır. Halen çocuklar, çocuk değil bir dosya numarasıdır.Dosya kapağının rengi bile değiştirilmeden herşeye yetişkinler gib pembe pembe bakılmaktadır.
Günümüzde ve halen nedenler ise herkes tarafından ve her açıdan bilinmektedir.Bol bol söylemler ise çeşitli kutlamalar ile geçiştirlebilmektedir. Bu yönde çeşitli alanlarda ve çeşitli bilgiler ve de raporlara rağmen bir eylemsizlik hali de süre gelen bir durum ve alışkanlıktır. Ancak bu süreçte sorumluların, halen sorumsuz kılınması önemli bir etkendir. Bu yöndeki bu gerçekler ile yüzleşilmemesi hem çocuklar hem de toplumun geleceğini etkilemektedir.Sorunların, çözümler ile birlikte aranılması yerine 2005 yılından beri gelinen noktada konunun önemi ve gelişmeler verileri de önemli kılmaktadır.Bu nedenden dolayı adalet yönetiminde ki hem suça dahil hem de suç mağduru çocuklar için TUİK ve Adalet Bakanlığı tarafından yansıyan bilgiler bu açıdan anlamlı ve önemlidir.Kısaca bir derleme ihtiyacı ,yüzleşmek içinde ortaya çıkmaktadır.
2024 yılı verilerine göre özetle ;Türkiye’deki adli süreçlerde suça sürüklenen çocuk (SSÇ) ve mağdur çocuklara ilişkin dikkat çekici sayılar da tespit edilmiştir. Sisteme damgalanarak giren toplam birey sayısı görüldüğü gibi (SSÇ + Mağdur) 1.160.560 kişiye ulaşmıştır.
1. Soruşturma Evresi (Cumhuriyet Başsavcılıkları)
-
Toplam Kapsam: Cumhuriyet başsavcılıklarında 2024 yılı için soruşturma evresinde 424.911 dosya ve bu dosyalara karışan 483.018 suça sürüklenen çocuk tanımlanmıştır. Karara bağlanan ve devirlerle birlikte bu evredeki toplam çocuk/genç şüpheli sayısı 622.728’dir.
-
Suç Türleri: Soruşturma dosyalarında en yüksek oranlar Malvarlığına karşı suçlarda (%24.52 dosya) ve Vücut dokunulmazlığına karşı suçlarda (%23.41 dosya) görülmektedir.
-
Soruşturma Sonuçları: Soruşturmaların %54.6’sı (232.000 dosya) kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanırken, %27.5’i (116.500 dosya) kamu davası açılması ile sonuçlanmıştır.
-
Cinsel Suçlar (TCK 103-104) Verileri:
-
TCK 103 (0-14 Yaş Cinsel İstismarı): 42.644 şüpheli hakkında soruşturma yürütülmüş, bunların %35.6’sı (15.175 kişi) hakkında kamu davası açılmıştır.
-
TCK 104 (Reşit Olmayanla Cinsel İlişki – 15-18 Yaş): 24.725 şüphelinin çok büyük bir bölümü, %84’ü (20.766 kişi) hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken, sadece %4.2’si (1.047 kişi) hakkında kamu davası açılmıştır.
-
-
Mağdur Çocuklar: Güvenlik birimlerine gelen veya korunma ihtiyacı olan toplam 279.620 mağdur/kurban çocuk sisteme kaydedilmiştir.
EKTE DEVAM EDECEK SSÇ VE PARADİĞMA (3)




