ÇOCUKLAR İÇİN BÜLENT İLİK TARAFINDAN ÇIĞLIK..
ÇOCUKLAR İÇİN SHU BÜLENT İLİK TARAFINDAN ÇIĞLIK
23 NİSAN ÇOCUK BAYRAMI NEDENİYLE SOSYAL HİZMET UZMANI BÜLENT İLİK TARAFINDAN ÇIĞLIK NİTELİĞİNDE Kİ YAZIYI GÜNCELLEMİŞTİR.
KURUMLARIN ADINI DEĞİŞTİRİN,ÖRNEĞİN SHÇEK YERİNE AİLE VE SH BAKANLIĞI DEYİVERİN, SORUN ÇÖZÜLMÜŞ MÜ SAHİ NEREDEYİZ…
YOLA ÇIKTILAR,ÇIKIYORLAR…
“görmezden gelinenlere dair”
Bülent İLİK
Sosyal Hizmet Uzmanı
Bu yazıyı Valilerimize, Kaymakamlarımıza, Belediye Başkanlarına, STK’lara bir açık mektup, ilgili Bakanlıklara da bildirim olarak kabul edelim.
23 Nisan 2012 Bayram günü itibariyle binlerce çocuk okullarını terk etti, aileleriyle göç ediyorlar. Pamuğa, tütüne, zeytine, fındığa, patates tarlalarına aileleriyle geldiler, gelmeye devam ediyorlar. Okuma çağında olanların yaklaşık %86’sının geldikleri yöredeki okullarda kayıtları var. Devam ediyor gibi gösteriliyorlar .Eylül sonuna kadar da dönmeyecekler. Önce çapa, sonra toplama da “ücretsiz aile işçileri” olarak ırgatlık yapacaklar.
Küçük bedenleri güneşlerde kavrulup kalacak, yılan-akrep sokmasından, iş makinelerinden kaynaklanan kazalara, ishalden, bağırsak parazitlerine kadar ağır risk altındalar. Yetmezmiş gibi trafik kazaları ve ağır olumsuz yaşam koşulları onları bekliyor.
Açık mektubu gönderdiğim Siz Değerli Yönetici Büyükler, bu işi çözün. Çözebilirsiniz. Bu çocuklarımızı görün. 23 Nisan günü bu “görmezden gelinen” çocuklarımızın hiçbirisini koltuklarınıza oturtmadınız. Bin yıllık göstermelik seromonilerde onlar yoktu. Şimdi hadi bunu değiştirin. Çaba gösterin. Attığınız her olumlu adımda sizi çok seveceğiz. O kadar ki, sevincimizi göstermek için oynamaya, cambaz yürüyüşü bile yapmaya razıyız.
Sayılarını tam olarak bilmiyoruz, ama sadece Çukurova’ya gelen çocuk sayısının 80 bini aştığını sanılıyor. MEB’in genelgeleri var. Bu çocukların YIBO’lara ya da mobil okullara gönderilmesi isteniyor. Bazı Valilerimiz -örn. Ordu- olumlu adımlar attı. Ancak bunlar yetmiyor,binlerce çocuktan ve ailesinden -yaklaşık 300 bin- söz ediyoruz. Bu öyle projelerle, tekil gayretlerle çözülecek, görmezden gelinecek bir durum değil. Aileleri çalışmaya zorlasa bile, bu çocukların çalıştırılmasını önleyecek, caydıracak onlarca yasal zorunluluk, dayanak var. Görmezden gelmek açık ve seçik olarak suç ortaklığıdır. Bu ifade ağır geldiyse görev ihmalidir. Bu ihmalin onlarca ortağı görünmektedir.
Kamyon kasalarında ya da itiş tepiş minübüslerde gelmektedirler, ölmekte ve yaralanmaktadırlar. Trafik görevlilerinden başlayarak sorumluları sayalım mı?. Ya da Sevgili Yöneticilerimiz bu göç yollarını, ne zaman gelinip, gidildiğini bilmektedirler. Ankara’nın ilçelerinden başlayarak kısa ve görmek isteyenlerin göreceği bir gezi ile bile bu ağır tablo saptanabilir.
Sevgili Çocuk Dostu STK’lardaki arkadaşlar, meslek örgütleri ve Üniversitelerimiz bu çocukların görünürlüğünü arttırmakta bizlere de çok büyük sorumluluk düşüyor. Uyaralım,uyandıralım birlikte çalışıp çözümü zorlayalım.
Ne yapalım, yapılmalının yanıtı kolay. Anlatmak için heceleyerek de söyleyebiliriz. Bu çocuklar okullarından alı konulamaz, çalıştırılamaz. Suçtur, insan ve çocuk hakları ihlalidir. Şu anda bu suç işlenmektedir, beklemeye, durmaya vakit yoktur. İlgililer yasalardan kaynaklanan görevlerini derhal yapmalıdır. Çocukların geldiği ve gittiği yerlerde hemen çalışma grupları kurulup, eylem planı hazırlanıp, uygulanmalıdır, süreç izlenmelidir.
Sevgili Yöneticiler iş sizindir. Hem yönetip, hem kendi kendinize muhalefet ederek, “mış gibi yaparak” tarımdaki çocukların sessiz çığlığını duymazdan gelmeyin. Yapabileceğiniz, başarabileceğiniz çok şey var. Barınma koşullarını insanileştirin. İşverenleri zorlayın. Aileleri zorlayın. Çocukların çalıştırılmasını engelleyin ve mutlaka okul bağını kurun.
Siz Sevgili Gazeteci Arkadaşlar, bu çocukları sadece trafik kazasında, iş kazasında, yangında yitip gittiklerinde görmeyin. Böyle de yitip gidiyorlar. Hiç yaşamamışcasına ölmeye gidiyorlar. Hatırladınız mı fıstık toplamaya giderken nehre düşüp, kaybolan 11 yaşındaki kızımızı. O ve onlarcası gitti. Yenileri gitmesin diye oldukları yerde, oldukları, yaşadıkları halleriyle bıkmadan, usanmadan gösterin. Değişimi zorlayın, tetikleyin.
Çocuk Koruma Kanunu’nun 6.maddesi ;
” (1) Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir.
(2) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu kendisine bildirilen olaylarla ilgili olarak gerekli araştırmayı derhâl yapar”. demektedir.
Yeni haliyle illerde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri, merkezde de Bakanlığın ilgili Genel Müdürlükleri bu bildirimlerin muhatabıdır. Buralara yapılacak bildirimler, çözümü de zorlayıcı olacaktır.
Son söz sana Sevgili Mustafa Kemal; dünyada çocuklara ilk ve tek bayramı sen armağan ettin. Sevgiyle, şükranla, özlemle anıyoruz, teşekkür ediyoruz.
1921’de kutlanmaya başlayıp, 1929’da Ulusal Egemenlik coşkusuyla bütünleştirip, tüm çocuklara armağan ettiğin Bayramın sahibi ve sorumlusu olarak Çocuk Esirgeme Kurumu’nu göstermiştin. Arabana alıp, yolları tozlu, ama onurlu ve gururlu Başkentin sokaklarında Atatürk Çocuk Yuvası’nın çocuklarını gezdirip, bayramı ilan etmiştin. Bayram, bu çocukların görünürlüğünü arttırmayı ve sevincini, Ulusal Egemenlik coşkusuyla birleştirmeyi öngörüyordu. Hani şu hiç “koltuklara oturtulmayanların” bayramını, onların çocuk olmalarını isteyen bayramını bu yıl da kutladık. Geçen yıl dan farkı bu yıl senin kurduğun Himaye-i Etfal Cemiyeti – Çocuk Esirgeme Kurumu- da artık yok.
Tüm çocuklarımızın, çocuk olabildiği bayramlara olan inanç ve umutla…
Tüm ifadeler:
Murat Altuğgil, Şerafettin Sayar ve 18 diğer kişi